Sene 2015 ve artık hiçkimse, 51. Bölge’de çok büyük sırların olduğu rivayetlerini, Roswell UFO Vak’ası ve ABD’nin UFO belgelerini halktan gizlediği iddialarını, Mavi Kitap Projesi – Project Blue Book’u, NSA gizli belgelerini komplo teorisi diye ya da aşağıdaki Roswell’deki uzaylının otopsi videosunu uydurma diye elinin tersiyle itemez.
Yakın dönemin en esrarengiz olayları, otistik bir hacker’ın Roswell Vak’ası Hackerı Gary McKinnon’ın takıntıları sayesinde aydınlanmaya başlamıştı… 2010’da İngiliz Ulusal Arşivi’nden Winston Churchill ile Dwight Eisenhower’ın yazışmalarının ve Yeni Zelanda’nın gizli UFO belgelerinin ortaya çıkmasının ardından, 2011’de FBI’ın yayınladığı gizli ajan Guy Hottel’in raporu, Roswell Vak’asının bir komplo teorisi olmadığını gün yüzüne çıkartmıştı.
2015 Ocak’ında ise Amatör tarihçi John Greenewald, ABD ordusunun UFO olaylarını araştırmak için 1949-1967 arasında yürüttüğü resmi ”soruşturma programı” Project Blue Book – Mavi Kitap Projesi’nin belgelerini ortaya çıkarttı.
Mavi Kitap Projesi’nin başlangıcı, 1947 Haziran’ına dayanıyor. Pilot Kenneth Arnold, Washington üzerinde uçarken birkaç tane tanımlanamayan uçan cisim gördüğünü ifade ediyor ve Arnold’ın daha sonra bu nesneleri ”sekerek ilerleyen fincan tabaklarına” benzettiğini belirtiyor.
Amerikan medyasında büyük yankı uyandıran ilk iddia bu ve aynı yıl da Roswell Vak’ası meydana gelince ABD Hava Kuvvetleri, gizli bir birim kuruyor. Bu birim varlığı hep iddia edilmiş ama komplo teorisi denilmişti.
ABD Hava Kuvvetleri, Roswell’de UFO enkazını bulduktan sonra Project Blue Book – Mavi Kitap Projesi başlıyor ve az sayıda gizli görevlinin dahil edildiği ekibin merkez üssü olarak Ohio’daki Wright Patterson Hava Kuvvetleri Üssü seçiliyor.
Beyaz Saray ve ABD Kongresi’nin binası gibi önemli merkezler de dahil birçok yerde UFO görülmesi iddialarının hızla yayılması üzerine toplumda oluşan huzursuzluğu gidermek için çalışıyor Project Blue Book görevlileri…
Belgeleri yayınlayan Greenewald, ”Toplumsal histeri hızla yayılıyordu ve zamanın ABD hükümeti ve ordusu kendi içinde büyük tehdit altına girmişti. UFO’ların uzaylı olup olmadığı çok da önemli değildi, UFO’lar toplumu paniğe sürüklüyordu ve hükümet insanların sinirlerini yatıştırmak zorundaydı” dedi.
Belgelerden anlaşılan o ki, Project Blue Book ve ABD Ulusal Güvenlik Dairesi – NSA belgeleri sadece gizli buzdağının görünen kısmı idi.

1966’da kurulan başka bir gizli görevli Hava Kuvvetleri ekibi, Mavi Kitap Projesi’nden daha derin ve gizli oluşum; UFO aktivitesine dair hiç bir kanıt bulunmadığına dair bir rapor da bu birimin ürünü. Hatta UFO diye görülen çoğu cismin, ”ABD’nin gizli uçak projeleri” olduğu iddiası da…

Mavi Kitap Projesi, resmi olarak 1969’da sona erdiriliyor; zaten birimin ana görevinin bildirilen UFO iddiaları ve dosyaları olduğu gibi kapatmak yani gizlemek olduğu anlaşılıyor.
Deniz Kuvvetleri amirallerinden sivil pilotlara kadar güvenilir kaynakların UFO gördüklerini rapor etmelerine rağmen, Mavi Kitap Projesi ekibi bu raporları ve medyaya yansıyan vak’aların da çoğunu hava balonları, doğal gazların atmosferde oluşturduğu şekiller, meteorolojik olaylar ve hatta ısı değişimleri diye gizliyor, bunların komplo teorisi ve hatta deli saçması olduğu algısını yaratıyor.
Aslında, bu NASA’nın günümüzde yaptığı kimi açıklamaları da anımsatıyor.
Belgelere göre, 1956 Nisan’ında Washington’da bir görgü tanığı ”ayın yarısı büyüklüğünde daire çizerek ilerleyen yuvarlak, beyaz bir nesne” diye tarif ettiği bir cisim görüyor.
Mavi Kitap Projesi ekibi, yetkililere bunun bir meteor olduğunu açıklamasını yaptırıyor ve dosya kapanıyor.
Kapatılan bir başka vak’a ise 1956 Ocak’ında New Jersey’de bir görgü tanığı ”Uçak boyutunda kanatları olmayan koyu gri bir nesne” gördüğünü söylüyor. Bu nesne daha sonra bölgede uçan bir hava aracı olarak kayıtlara geçiyor.
Bazı dosyalar kolayca açıklanabilecek türde değiller; dolayısıyla da çoğu ”yeterli veri” ve ”yeterli kanıt” bulunamadığı gerekçesi ile kapatılmış.
1964’te New Mexico’da bir polis memuru bir şüpheli takibi sırasında yukarıda garip bir hava aracı görünce takip ettiği şüpheliyi bırakıp hava aracının peşine düşüyor.
Tuhaf kırmızı işaretler taşıdığını söylediği hava aracı iniş yapıyor ve içinden iki çocuk boyunda yaratıklar çıkıyor. Araç daha sonra yerde yanık izleri ve başka kalıntılar bırakarak havalanıyor.Mavi Kitap, bu olayı da tamamen ”kapatıyor”.
John Greenewald, yüzbinlerce belgeye rağmen, hâlâ ulaşamadığı ve halkın da ulaşamayacağı bilgiler olduğunu iddia ediyor. ABD Ulusal Güvenlik Dairesi – NSA belgeleriyle çok fazla oynandığı için her sayfa içinden yalnızca birkaç kelimenin okunabildiğini söylüyor.
Greenewald, CIA ve ABD Savunma İstihbarat Kuruluşu gibi devlet kurumlarında da gizli belgeler bulunduğunu iddia ediyor ve ”Skandallardan sonra oluşan komplo teorileriyle ilgili açığa çıkacak sırlar var” diyor…
Birkaç yıl geriye dönersek, FBI’ın Nisan 2011’de yayınladığı gizli ajan Guy Hottel’in raporu, Roswell Vak’asının bir komplo teorisi olmadığını gün yüzüne çıkartmıştı. Rapor, 51. Bölge’de başka neler gizlendi sorusunu da akıllara bir kez daha getirirken komplo teorisi denilen olaylar gerçek mi şüphesini de doğurmuştu…
2010’da İngiliz Ulusal Arşivi’nden Winston Churchill ile Dwight Eisenhower’ın yazışmalarının ve Yeni Zelanda’nın gizli UFO belgelerinin ortaya çıkmasının ardından olay iyice günyüzüne çıktı.


Roswell Vak’ası Nedir
”Uçan çisimlerde üç çeset bulundu… Her araçta insan vücuduna benzer üç ceset bulduk. Bulunanlar 90 santimetre boyunda ve metalik kıyafetler giyiyor. Her birinin vücudu pilotların giydiği kıyafetlere benzer bandajlarla kaplı.” Hottel, Hava Kuvvetleri’nden bir müfettişin uzaydan gelen üç uçan dairenin ABD’nin New Mexico eyaletine iniş yaptığını aktardığını yazdı.
1947’de New Mexico’nun Roswell Kasabası’na uçan daire düştüğü iddiaları o günden beri kalın bir sır perdesinin arkasında saklanmış, ABD hükümeti bugüne de bunun ”meteoroloji balonu” olduğunu iddia etmiş ve ortaya çıkan fotoğrafları da düzmece olarak nitelemişti.
Idaho’da kurtarma pilotu Kenneth Arnold, 25 Haziran’da kayıp bir uçağı Washington’daki Cascade Dağları üzerinde aramaya çıktığında havada dokuz tane disk şeklinde uçan daire gördüğünü iddia ettikten iki hafta sonrasında ”fincan tabağı” denilen bir uçan dairenin ele geçirildiği dedikoduları yayıldı.
Ülkedeki çalkantı üzerine Pentagon, haberi yalanlayarak pilotun gördüğü ve düşenin bir araştırma balonu olduğunu açıkladı ve olayı örtbas etti. Olay yıllarca tartışıldı. ABD hükümetleri olayı hep reddetti.
51. Bölge ise bir efsaneye dönüştü, pekçok filme romana da konu oldu. Popüler bir örnekle Indiana Jones serisine konu olan Kutsal Ahit Sandığı ve orijinal 13 Kristal Kafatası’nın 51. Bölge’de saklandığı halen rivayet edilir….
27 Mayıs 1995 de Roswell Vak’ası için bir başka önemli bir tarihti. İngiliz TV yapımcısı Ray Santili 16 mm’lik 14 bobinden oluşan filmleri gösterdi. Film 82 yaşındaki ordu fotoğrafçısı Jack Barnett’a aitti. Temmuz 1947’deki Roswell UFO kazası sırasında çekilmişti ve Barnett bir kopyasını da kendisine saklamıştı. Görüntülerde uzaylı yaratığa yapılan otopsi de vardı.
Olay yine tartışılırken Pentagon ve ABD üstünü örtmeye çalışmıştı. Fakat 1947’de 51. Bölge’de Teğmen rütbesiyle görevli olan Walter Haut, ölümünden sonra açılmak üzere yazdığı mektupta, ABD ordusunun birçok teknolojiyi bu ”kazada” ele geçen dünya dışı uzay mekiğinden aldığını iddia etmişti.
Haut, 2008’de hayatını kaybedince mektup da ortaya çıkmıştı. Mektupta 62 yıl önce New Mexico Roswell yakınlarına düşen cismin içinde uzaylı cesetleri de bulunan bir UFO olduğunu ve bunların Amerikan ordusu tarafından gizlendiği yazılıydı…
Bütün bunlara rağmen Pentagon ve ABD hükümetleri Roswell Vak’asının bir hayal mahsülü olduğunu iddia etmeye devam etmişti. Taa ki Nisan 2011’de FBI raporu yayınlana dek.
Roswell Vak’asını ispat etmeye çalışmak Gary McKinnon’a çok pahalıya maloldu. ABD, Otistik hacker’ın kendisine verilmesini talep ediyordu…
Mahkûm edilmesi sadece hackerlıktan mı yoksa diğer komplo teorileri gibi hayal mahsulü denilen Roswell Vak’ası da gerçekti, bunu gizlemek için mi mahkûm ediliyor diye uzun zamandır tartışılıyor. Şimdi, ortaya çıkan belgeler onun için kurtarıcı olabilir.

Winston Churchill ile Dwight Eisenhower, İngiliz Ulusal Arşivi’nin açıklanan Gizli Belgeleri buzdağının gösterilen kısmı olduğu, asıl belgelerin halen Devlet Sırrı olarak tutulmaya devam ettiği konuşuluyordu. FBI’ın yayınladığı raporla Bu da doğru çıkıyor. Biz, yine de Roswell, Bütün Kötülüklerin Anası mı denilen HAARP ve diğerlerine bakalım…
”Komplo Teorisi” filmini hatırlarsınız, Mel Gibson’ın canlandırdığı Jerry Fletcher ve başına gelenleri. 1997 yapımı filmdeki asıl başına dert olan ”Komplo Teorisi”, HAARP’la yaratılacak Marmara Depremi ve ABD Başkanına yapılacak suikastle ilgiliydi.
Film, 1997’de vizyona girmişti. Marmara-Gölcük Depremi ve ardından Düzce depremi 1999’da meydana gelmiş ve tuhaf bir başka tesadüfle filmde telaffuz edilen 7.3’e çok yakın bir şiddette olmuş, bu da o dönemde bir sürü Komplo Teorisi doğurmuştu. Üstelik yine filmdekine benzer bir biçimde, Türkiye’de tam da depremin olacağı günlerde düzenlenecek uluslararası toplantı ertelenmiş, ABD Başkanı Bill Clinton, Düzce depreminden birkaç gün sonra toplantıya katılmak için gelmişti.
1908’de meydana gelen ve halen tam aydınlatılamayan Tunguska Olayı’nın da bağlandığı HAARP, 2010’da tekrar Komplo Teorileri’nin zirvesine oturdu. Üstelik domino taşları etkisiyle dünyada pek çok şeyi altüst edebilir.
İngiltere Ulusal Arşivi’nin gizlilik hükmü kaldırılan belgeleri arasında, Başbakan Winston Churchill ile ABD Başkanı Dwight Eisenhower’ın biraraya geldikleri ve büyük bir UFO Vak’asına ait delillerin gizlenmesi için görüştükleri iddiasını kanıtlayacak deliller bulunması Roswell Vak’asını aydınlatabilir.
Belgeler arasında gün yüzüne çıkan başka bir belge daha var ki, bu da yıllardır kullaktan kulağa yayılan ve ”Şehir Efsanesi” denilen bir vak’a idi.
Keşif görevinden dönen Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne bağlı mürettebatın UFO gördüğü iddiası Churchill’e iletiliyor. Sunulan bilgi, üssüne dönen uçağın bir UFO’nun gölgesinde kaldığı; mürettebatın bu cismi fotoğrafladığı ve uçağın yanında sessizce, boşlukta asılı gibi duran cismin bir süre sonra hızla uzaklaştığı.
Churchill de bunun kitlesel panik yaratacağı ve insanların dini inançlarını yerlebir edeceği gerekçesiyle belgelerin 50 yıl gizli tutulması kararını veriyor.
Gizli İngiliz belgeleri arasından 1964’teki Blue Streak füze denemesinin bir uzaylıyı gösterdiği önesürülen 14 dakikalık kayıp film de çıktı. Belgeler  bir süre daha halka açık kalacak ve iseteynler bu gizli bilgilere ulaşabilecek. Fakat şimdiden belgelerin bu kadar olmadığı ve bir kısmının sadece göz boyamak için sergilendiği konuşulmaya başladı bile…