Tıpkı hayvanat bahçesinde hayvanları gözlemleyip kontrol altında tuttuğumuz gibi, acaba uzaylılar da gezegenimizi kontrol ediyor olabilir mi?
Dünyamızın uzaylıların sürekli gözlemlediği dev bir hayvanat bahçesi olduğu hipotezi, her daim ilginç görüşlerden biri olmuştur. Doğrulamaya yönelik bir kanıtı bulmanın zor olduğu bu hipotez, yanlışlanamaması nedeniyle de hayli ilgi çekici olabiliyor.

Öncelikle uzaylıların varlığına dair tahminlerin çoğu, Fermi Paradoksu’na dayanıyor. Bu paradoksa göre günümüzde tüm evrende yüz binlerce medeniyetin yer alması gerekiyor, fakat hala bir tanesiyle bile bağlantı kurabilmiş değiliz. Dünya dışı yaşamı kanıtlayan tek bir canlı bile bulamadık, ancak tüm bunlara rağmen, evrende yalnız olmamız çok düşük bir ihtimal.
Peki ya bizden önce gelişen bir medeniyet bizi bulduysa, ancak uzaktan uzaktan gözlemler yaparak işini garantiye almaya veya kendi medeniyetlerinin erken dönemleri için fikir almaya çalışıyorsa? Böyle bir şeyin mümkün olması, çok da düşük bir ihtimal değil gibi görünüyor.

Farkındalık, zihnen gelişmiş canlıların sahip olabileceği en üst düzey özelliklerden biri olarak görülüyor. Örneğin hayvanat bahçelerimizdeki hayvanlar özfarkındalığa sahip olsalardı, muhtemelen bulundukları yerden kurtulup doğaya kaçmaya çalışırlardı. Aynı şekilde oyunlarda kontrol ettiğimiz karakterlerin de birdenbire farkındalık kazandığını düşünün, sizce aynı şekilde tuşlara her bastığımızda istediğimiz yöne hareket etmeyi kabullenirler miydi? Cevap muhtemelen hayır olacaktır. Dolayısıyla bu durumu engellemenin en iyi yolu, üstelik zeki bir canlıya karşı yapılıyorsa, izlendiğini veya kontrol edildiğini fark ettirmemeye çalışmak.
Bu amaçla uzaylılar, tek taraflı bir camın arkasından bizi izliyor olabilir mi? Eğer durum buysa, teknolojileri gerçekten çok gelişmiş demektir; çünkü varlıklarına dair tek bir kanıtımız bile yok. Akıllara hemen “Bizi buldularsa niye iletişime geçmiyorlar?” sorusu gelebilir; ancak başta da belirttiğimiz gibi, hala bizi inceleme evresinde olabilirler. Belki de iletişime geçmeme nedenleri, bizi kaale bile almıyor oluşları olabilir. Belki de daha fazla gelişmemizi bekliyor olabilirler. Örneğin Star Trek’te de Vulcanlar, insanlar belli bir teknolojik düzeye gelene kadar Dünya ile iletişim kurmamış; fakat bekledikleri eşiğe ulaşılınca hemen ilk teması gerçekleştirmişlerdir.

Belki de olay teknolojiyle sınırlı bile olmayabilir; bazı etik veya politik standartları tutturmamızı bekliyor da olabilirler. Nedeni her ne olursa olsun, iletişime geçmek için beklemeleri, zeki bir medeniyet için hayli mantıklı bir hareket olurdu gibi duruyor.
Belki de tüm gezegen, uzaylı bir medeniyetin deneyinden ibaret bile olabilir. Farklı farklı koşullara sahip yüzlerce farklı gezegene farklı türde canlı formları göndererek sonuçları inceliyor olabilirler. Bu nedenle bizler, karbon bazlı yaşam formu deneylerinden ibaret olabiliriz. Farklı gezegenlerde, farklı elementleri temel alan yaşam formları oluşturmuş olabilirler.

Özetle bu hipotez, pek çok “belki”ye sahip. Önceden de dediğimiz gibi, doğruluğunu da yanlışlığını ispatlamak da en azından şu an için mümkün değil; belki de hiçbir zaman mümkün olmayacak. Yine de üzerinde kafa yormak için hayli ilginç bir konu olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Kaynak: Webtekno