Önbilgi: Literatürde Siyon Yıldızı ya da Davut Kalkanı(ve ya Davut Yıldızı) olarak da bilinen Heksagram, Yahudiliğin dini simgesi olmakla birlikte, ezoterik anlayışta da kendine önemli yer bulmuş bir simgedir. Bir dini simge olmanın dışında bazı okültik ve hermetik oluşumların da simgesi olarak kullanılmıştır. Ancak, bilim çevrelerinde beş kollu yıldız olan pentagramla karıştırılmış ve Mühr-ü Süleyman adıyla bilinegelmiştir. Ancak halen bizde hem halk arasında hem de bazı bilim çevrelerinde altı köşeli Davut yıldızı, beş köşeli Süleyman mührü ya da yıldızı ile karıştırılmaktadır.

Üst üste gelmiş iki üçgenle oluşturulmuş altı köşeli yıldız olarak bilinir Heksagram(hexagram). Dünyadaki birçok kültürde yer almış bir semboldür. Parlayan yıldız olarak da bilinen pentagram, yani beş kollu yıldızla birlikte anlaşılıp ikisinin de aynı bütünün birer sembolü olduğu düşünülse de heksagram, beş kollu yıldızdan daha çok tanınmıştır. En yaygın ve belirgin haliyle Yahudi inancının ayrılmaz bir sembolüdür. Bu sembole İsrail halkının dini ve tarihsel geçmişinde oynadığı rollerden ötürü Siyon yıldızı ya da Davut’un yıldızı şeklinde isimler de verilmektedir. Bugün de İsrail devletinin askeri ve sivil tüm organlarının simgesi olduğu gibi, İsrail devletinin bayrağının sembolüdür. [1] Ayrıca, Kızılay ve Kızılhaç gibi bir yardım kuruluşu olan Kızıl Siyon Yıldızı’nın da simgesi olarak göze çarpar.

Üstte İsrail’de bir askeri törende bayrak ile Tevrat rulosunun üstündeki örtüde görülen Davut Yıldızı sembolleri.

Üstte bir anaokulu sınıfının duvarında Davut yıldızı sembolü.
Geleneksel olarak yapısı iki ana anlatımla açıklanmaktadır. İlki üst kısma ait köşedir ki dişi unsurdur ve “su” olarak simgelenir. Diğeri de alt kısma ait köşedir ve erkil unsurdur. Bu da “ateş” olarak tasvir edilir. Burada sunular su ve ateş, birlikte gizemli, uyumlu bir dualite düzenini gösteren kombinezon olarak yorumlanmıştır. Kozmolojik yorumunda ise ateş ve su dualitesinin karşısında yer alan “hava” ve “toprak” sembolleriyle birlikte dört elementi bir araya getiren sembol olarak düşünülmüştür. Simya ilminin sembolleri arasında bu dört unsurun hepsinin genellikle başlıca ana madde olarak tasvir edildiği düşünülürse eski çağlarda yapılan bazı büyü uygulamalarında kullanıldığı ve bu uygulamaların günümüze kadar geldiği ezoterizme ait bilgilerde yer almaktadır.
Yine Yahudi inancına göre Tetrakrammaton olarak bilinen YHWH (Yahveh) tanrının isminin dörtlü kısa yazılımının hegzagramla ifade edildiği kesinlik kazanmaktadır.[2] Talmud’ta verilen bilgilere göre, kötü ruhları kontrol etmek amacıyla Kral Saleyman’a verilen sihirli yüzük üzerinde Tanrı’nın en kutsal ismi olan YHVH isminin (Tetrakrammaton) tek tek işlenmiş olduğu ifade edilir.[3]
Kral Süleyman ile birlikte anılması sonucunda bu altı köşeli yıldız Süleymanın mührü (Sgillum Salomonis) ile Davudun kalkanı (Sucutum Davidis) aynı simge olarak anlaşılagelmiştir. Aslında Kral Süleyman’ın (Şelomo Ameleh) mührü pentagram olarak bilinen beş kollu yıldızdır. Pek de fark edilmeyen bir ayrıntı olarak bu beş kollu yıldız, Kral Süleyman’ın mühürlü yüzüğünde yer almaktaydı. Megan David(Davut Yıldızı) ise Kral Davud’un kalkanında yer alan bir simgeydi. Beş kollu yıldızın Hezekiel’in Yıldızı olarak da adlandırıldığı olmuştur.[4]
Yahudi Kutsal Kitabına göre, “Golyat” adlı bir devle ile savaşırken, [5] küçük yaştaki Davud’u koruyan kalkanın üzerine onun ismi göstere bir altıgen motifi işlenmişti.[6] Aslında Megan, İbranice’de kalkan anlamına gelir. Megan David te Davut’un Kalkanı anlamını taşır. Bu yıldızın Kral Davud’un kalkanının üzerinde olmasından ötürü heksegrama daha sonradan Megan David ismi verilmiştir.[7]
Magen David Yahudilik simgesi olarak ilk kez 1933’te Prag Yahudi Cemaati tarafından onaylanıp, kullanılmış ve bu cemaatin özel ve resmi sembolü olarak kabul edilmiştir. Bu sembolün diğer komşu Bohemya cemaatleri yoluyla Viyana’ya kadar ulaştığı varsayılmaktadır. Viyana’nın eski Yahudi mahallesiyle Hıristiyan Mahallesi arasındaki sınırı belirleyen yerin üzerine bir Davud yıldızı oyulmuştur. 1656 tarihli ünlü Dikilitaş bugün hala ayaktadır.[8]
Siyon yıldızı ya da Magen David’in önemi Kabala ile ortaya çıkmıştır. Ünlü Kabalist(kabala yorumcusu) Gershon Sholem, bu sembolle ilgili şunları söyler:
“Hıristiyan dünyasınca kabul edilen Haç’a karşılık Yahudilerin de özgün bir sembol benimsemeleri ihtiyacı doğmuştu. Haç’ın ifade ettiği anlama sahip olmasa da, Magen David yaygınlıkla tanınıp sevilmiş bir şekildi ve Yahudi dünyasına kendini kolaylıkla kabul ettirmişti.”


Yukarıda 1970’li yılların ortalarında İsrail’deki arkeolojik kazılarda, Bet-El yöresindeki M.Ö. 10 ila 20 yıllarına ait bir yapıda bulunan bu beş ve altı köseli yıldızlar yüzyıllardan beri, Yahudi ve Masonların kullandıkları ortak simgelerdir. Bronz çağına (M.Ö. 3200 – 1200) dayanan bir geçmişi olduğu düşünülen bu motiflerin benzerleri Kineret Gölü kıyısında, 2. yüzyıldan kalan Kfar-Nahum Sinagogu’ndaki oyma kalıntılarda bulundu. Çoğunlukla Süleyman Peygamberin yüzüğünde bulunduğu ifade edilen beş kollu Mühr-ü Süleyman ile Davut Peygamberin kalkanının üzerinde bulunduğu belirtilen altı kollu Davut Yıldızı karıştırılmaktadır.

Bir sinagogda hem Yahudiliğin ve hem de mason terminolojisinin ortak sembolleri bir örtünün üstünde toplu halde görülmektedir. Örtünün hemen üstünde orta Davut Yıldızı dikkat çekmektedir.
Masonların ve Tapınak Şövalyelerinin Simgesi


Dünya masonları arasında kendi localarının sembollerinin ayrılmaz bir parçası olmuştur heksagram. 90° de açılmış gönye ve sıfırda kapanmış pergel, hareketsizliğin yansımasıdır. İçinde gönye ve pergel, Siyon yıldızı’nı oluştururlar (Yukarıda). Bu da Yahudilik ve Masonluğun iç içe olmalarının belli başlı örneklerindendir.

Üstte bir mason locasının içinde dekor olarak kullanılan örtülerde bulunan Davut Yıldızı.

Üstte Mason localarının görevlileri Siyon Yıldızı’nın altı uçlu kısımlarında gösterilir. Bu loca içindeki iş bölümünü de ifade eder. Locayı idare eden Üstadı Muhterem ile iki Nazir çıkan üçgeni, Locayı organize eden Hatip, Kâtip ve Nazırlar’ inen üçgeni teşkil ederler.

Mason, Gül-Haç ve Kabala [13] öğretisinden aldığı esaslara dayanan Gizem Cemaati (Theosophical Society), Yahudi mistisizmine sıkı sıkıya bağlı bir örgüt olan Tapınakçı (Templaers) geleneği de beslemekte ve korumaktaydı. Bu birliktelik, sıraladığımız örgütlerin ve bunlara bağlı derneklerin ambleminde de ortaya çıkmaktadır. Bunların amblemin ortasında kocaman bir Siyon yıldızı ‘nın olması da dikkat çekicidir.[14]
Muharref Tevrat kaynaklı Yahudi sembolleri de amblemde yer alıyordu. Tüm bunların yanında, bir de ilginç bir sembol daha vardı derneğin ambleminde; sonradan Nazi partisinin sembolü haline gelecek gamalı haç da vardı. Oldukça eski bir okült sembol olan gamalı haç (swastika), Kabala mistisizmi içinde yer alan semboller arasındadır.


Solda, ilk defa Almanya’da temelleri atılan “Gül-Haç” örgütünün amblemi. Ortada duran büyük haçın sağ ve sol taraflarında bulunan üçgenlerin bir araya getirilmesi durumunda hekzagram oluşacaktır. Sağda, bir dönem Tapınak Şövalyelerine mekân olmuş Fransa’nın iç kesimlerinde Rennesle(Rennes) köyündeki gizemlerle dolu Rennesle Şatosu’nun Davut Yıldızı simgeli arması.

Üstte aynı köyün yine Tapınakçılar tarafından kullanılan Alet Katedralınin duvarındaki Davut yıldızı motifli penceresi. Bazı tapınakçılar soylarını Eski Ahit’te tanıtılan kral Davut’a dayandırmaktaydılar.

Üstte İngiltere’de Londra’da 12.y.y. ait Lincoln Katedralin’den bir pencere süslemesi. Görüldüğü kadarıyla Yahudi inancının ve masonların önemli sembollerinden olan siyon yıldızı, Hıristiyan süsleme sanatını da etkilemişe benziyor.[17]
Büyü ve Heksagram
Heksagram ya da Siyon Yıldızı, Yahudilikle kesinlikle ilişkilendirilmekle birlikte, bir tür büyüsel güç sembolü olarak yüksek dikili kayalara yapılan çizimlerde, büyülerde ya da egsorsizme [18] ait popüler kitaplarda ortaya çıkmaktadır.[19]
Yahudi Kutsal Kitabına göre kral Davut’tan başlayıp ve oğlu Süleyman’ın Betşaba’da ölümüne kadar (M.Ö 930) hegsagram ile efsunlu bir takım dualar söylenerek melekler çağırılmakta ve bu yolla cinler uzaklaştırılmaktaydı. Bazı Kabalistlere göre, Kral Davut ve Kral Sülyeman, Kabalistik büyü sanatları ile harikalar yapabiliyorlardı.

Üstte görülen ve arkana büyüsü olarak da bilinen heksagramda İbranice tılsımların yazıldığı bir tarot görülmekte. Kartlara basılı bu tür simgelerin kehanet için kullanıldığı da ileri sürülmektedir. Fransız yazar Court de Gebelin (1773–1782) arkana büyü kartlarını Eski Mısır’ın büyülerinden kaynaklanan mistik semboller olarak kabul etmiştir. Okült bilimler açısından her karta bir sayı, bir harf ve doğal bir nesne veya güç yüklenmektedir. Buradan hareketle hegsagram ‘ın da bu türden etkiler veren bir unsur olduğu belirtilmektedir.

1 Amerikan dolarının üzerindeli 6 köşeli siyon yıldızı.
Dolar ve Heksagram
Bir doların üzerinde solda bir piramit ve onun üzerinde üçgen içinde bir göz vardır. Altında “Novo Ordo Seclorum – Çağların Yeni Düzeni” yazmakta olup, piramidin altında Romen rakamıyla 13 Ekim 1307 tarihi göze çarpmaktadır. Sağ tarafta kartal ve üstte de 6 köşeli bir yıldız grafiklenmiştir. Solda yer alan ABD Büyük Mühründe kartal başının hemen üstünde 6 köşeli Siyon Yıldızı yerleştirilmiştir. Bu tarihler, şekiller, sözcükler tesadüfen konulmuş, hiçbir manası olmayan gelişigüzel süslemeler değildir.Bir dolar üzerinde latin rakamlarıyla yazılan 13 Ekim 1307 tarihinin Amerikan tarihi ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu tarih, Templiyer-Tapınak Şövalyelerinin, Fransa’da tutuklandığı gündür. Papa ll. Urban’ın 1095 yılında Müslümanların elinde bulunan “Kudüs’ü Kurtarma” çağrısı üzerine kurulan “Templiyer-Kutsal Tapınak Şövalyeleri-Süleyman Mabedinin ve İsanın Şövalyeleri” zaman içinde genişleyerek dünya çapında dinsel, ekonomik ve siyasi güç elde etmişler, nihayet 13.Ekim 1307 tarihinde Fransa’da yapılan bir gece operasyonu ile tutuklanmışlar ve liderleri De Molay yakılarak öldürülmüştür. Ancak bu tarikat giderek daha gizemli ve güçlü bir hüviyete ulaşmıştır. Masonik ekollerin bazıları, köklerini Templiyer Şövalyelerine bağlamaktadır.

Üçgen, çok bilinen ve sık kullanılan masonik bir simge olup asıl kökleri Yahudi ezoretizminin kaynağı Kabbala’ya kadar gitmektedir. Üçgen içindeki göz ise bütün dünyayı gözleyen Ulu Mimar’ın gözleridir. Doğrudan Tevrat kaynaklıdır. “Derin dünya devletinin gözü “olduğu da iddia edilen göz’ün üzerinde bulunduğu 13 basamaklı piramit, Kabbalistik kutsal bir sayıya dayanmaktadır.

Sağ tarafdaki 6 köşeli yıldız ise daha farklı bir biçimi bugün İsrail bayrağında bulunan ünlü Davud Yıldızı’dır. Piramit şeklinin üzerindeki “Annuit Coeptis” yazısı latince “Bizim meselemiz, plan başarıyla tamamlanacaktır” anlamına geliyor. Hemen beraberindeki “E Pluribus Umum” ise “Birçoklarının içinde bir tane” yani Eski Ahitte’ki “Seçilmiş Kavim” anlamına gelmektedir.

Altta yer alan “Novo Ordo Seclorum – Çağların Yeni Düzeni” , İllimunati’nin temel sloganı olan “Ardo Ab Chao” yani “Kaostan Düzen çıkarmak-Kaos Bizim İçin İyidir” formülüyle birlikte değerlendirilmelidir. Kendileri tarafından yaratıldığı ve kontrol edilebildiği sürece “kaos” korkulacak bir şey değildir, hatta iyidir. Çünkü önce kaosla boşluk yaratır, sonra istedikleri gibi doldurur ve yenidünya düzenini kurarlar. ABD dolarının üzerinde bulunan simgeler nasıl bir küresel komployla karşı karşıya olduğumuzun simgesidir.

Budist sanatında heksagram.
Uzakdoğu Kültürlerinde Heksagram
Bu simge, Buddizmde de bir tür yardımcı derin düşünme (meditasyon) olarak kullanılan ve çokça bilinen basit bir geometrik figür olan mandala gibi, bir daire içinde çizilmektedir. Heksagram, Hindistan kültüründe dokuz temel prensibi kompoze eden iç içe geçmiş çerçeveli üçgenler olarak bilinen Siri Yantra Mandala adıyla da karşımıza çıkar. Buddizmde bilinen yapısından çok daha ileride bir tür arınma olarak anlaşılmaktadır. Eski çinin birinci Çang hanedanlığı döneminde üç boyutlu, muhtemelen 64 adet üçgenin her bir çiftine ve kıvrımlı çizgilerine de Hegzagram adı verilmekteydi.[21]
Heksagram İttifakı
Bilindiği üzere dünya bağımsızlık uğruna birçok zulme maruz kalan Müslüman halkların dramı içimizi parçalamakta ve aslında birçok şey yapılabilir olmasına rağmen hiçbir şey yapamamanın acizliğini ve acısını duyarız. İşte bunlardan biri de Keşmir sorunudur.
Hint yarımadası, II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar İngiliz egemenliği altındaydı. Sömürgeciler alt kıtayı terk ettiklerinde ise Hintli Müslümanlar Hindular’dan ayrı bir devlete sahip olmayı istediler ve Pakistan’ı kurdular. Pakistan ve Hindistan arasında nüfus mübadelesi yapıldı; Hindistan sınırları içinde yaşayan çok sayıda Müslüman Pakistan’a göç etti. Ancak nüfusunun ezici çoğunluğu Müslümanlardan oluşan Jammu/Keşmir eyaleti, Hint yönetiminin oyunları ve İngilizlerin de desteğiyle Hindistan egemenliğinde kaldı. O tarihten bu yana Keşmir, İslam dünyasının kanayan yaralarından birisidir.
Keşmirli Müslümanlar Hint yönetimine direnmek ve bağımsızlıklarını kazanmak istediler. Buna karşın Hint güçleri tarafından, ülkede 1947, 1965, 1971 yıllarında üç büyük katliam gerçekleştirildi. On binlerce Keşmirli Müslüman öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi, İslami eğitim veren okullar kapatıldı. Keşmir’de şimdiye dek 4.000’den fazla kadın işkenceye ve tecavüze uğradı.
1990 yılından bu yana ise Keşmir’deki soykırım ve asimilasyon hareketi en acımasız şeklini aldı. On binlerce kişi öldürüldü, insanlar sebepsiz yere gözaltına alınıp, işkence altında hayatlarını yitirdiler. Evler kundaklandı, savunmasız insanlara türlü baskılar uygulandı, gazete ve okullar kapatıldı. Hint yönetimi sadece silahlı saldırılara başvurmakla da yetinmedi. İşgal ettiği yerlere çeşitli barajlar yaptı. Tarım için kullanacağını açıkladığı bu barajları da Keşmirli Müslümanlara işkence amaçlı kullandı. Barajları ağzına kadar su doldurup, muson yağmurları ile birlikte kapakları birden açarak, bölgenin aşağı kesimlerinde bulunan özgür Keşmir ve Pakistan’ı sular altında bıraktı. Bunların sonucunda binlerce insan hayatını yitirdi ve çok büyük maddi hasarlara neden oldu.
Bütün dünya siyasetine soyunan küresel kovboy Amerika’da Keşmir aleyhtarı ve Hindistan yanlısı bir lobi olduğu söylenebilir. Ancak dikkat çekicidir, Amerika’da Hintlilerin kurduğu kayda değer bir Hint lobisi de yoktur. Ancak çok güçlü bir İsrail lobisi vardır. Ve bu lobi, Keşmir’e karşı sonuna kadar Hindistan’ın yanındadır. Hindularla İsrailliler arasında stratejik bir ittifakın yanı sıra, manevi bir ittifak da bulunmaktaydı. İsraillilerin Siyon yıldızı, Hindular tarafından da kutsal Siri Yantra Mandala olarak biliniyor ve kutsal sayılmaktadır. Bu ayrıntı, aralarındaki bağı daha da güçlendirmekteydi.

Yahudiliğin simgesi Siyon yıldızı, Hindu kutsal simgesi Siri Yantra, Mandala’ya benzerliği ile de dikkat çekmektedir.
Washington Report on Middle East Affairs dergisi, Ocak 1994 sayısında Yahudi lobisi ve radikal Hindu grupları arasındaki işbirliğiyle ilgili uzun bir araştırma yayınladı. Yazıda, Yahudi lobisiyle Hindular, özellikle de Keşmir’deki Müslüman katliamının baş sorumlusu olan radikal Hindu örgütleri arasında tam bir ittifak oluşturulduğu yorumu yapılıyordu. Söz konusu haberde Hindistan’da gittikçe güçlenen Hindutva hareketine dikkat çekiyordu. Hindu radikalizminin temsilcisi olan hareket, tam bir dini fanatizme ve Müslüman düşmanlığına dayanıyordu. Hindutva’nın önemli bir özelliği ise Amerika’da da bazı uzantılarının olmasıydı. Washington’da üslenmiş olan Hindu örgütleri, Hindistan’daki radikal Hindulara destek vermeye çalışıyorlardı. Haberde bu Hindu örgütlerinin hızla etki sahibi oldukları yazılıydı. Bunun nedeni olarak da Hindu örgütlerinin Washington’daki en büyük güç olan Yahudi lobisiyle ittifak kurup, bir Hindu-Siyonist ittifakı kurma yolunda olduklarıydı.
Söz konusu örgütler, Keşmir’de ve genel olarak tüm alt-kıtada Müslümanlara yapılan saldırıların sorumlularıydılar. Bu örgütler, Hindistan’daki en saldırgan Hindu örgütü olan Şiva’nın Ordusu (Shiv Sena) ile çok yakın bağlantı içindeydiler. Şiva ise, Hindu dininde “yok etme tanrısı” olarak kabul edilir.[23] Bu gruplar, Müslüman camilerine, Bombay’daki ve tüm Hindistan’daki Müslüman topluluklarına yapılan saldırıları organize ediyorlardı. Washington’daki Hindu radikal gruplar, “Adolf Hitler’in uyguladığı ırk temizliği programının aynısının Hindistan’da da başta Müslümanlar olmak üzere Hıristiyanlar, Budistler ve Sihlere de uygulanmasını” istemişti. Hindu örgütleri İsrail Devleti’yle çok samimiydiler. Washington Report, aynı Hindu gruplarının, Şimon Peres’in 17 Mayıs 1993’te Hindistan’a yaptığı ziyaret sırasında Peres’le en yakın bağlantı kuran gruplar olduğuna dikkat çekiyordu.
Washington Report, Yahudi lobisinin Hindulara destek olmak için bazı think-tank’leri de devreye soktuğunu yazıyor ve bunların başında Morton Abramowitz’in yönettiği Carnegie Endowment’ın geldiğini bildiriyordu. Haberde ayrıca Şimon Peres’in Hindistan ziyareti sırasında söylediği “Pakistan’ın terörist devlet ilan edilmesi için size destek vereceğiz” sözü de hatırlatılmıştı. Hindular ve İsrail arasındaki bu yakınlaşma, doğrudan Amerika’yı etkilemiş ve ABD, Yahudi Devleti’nin güdümünde Hindistan’ı müttefik edinmeye başlamıştı.[24]
Son Olarak
Bu kısa araştırmamızın sonunda hemen hatırlatmakta fayda gördüğümüz bir husus var. Çoğu kere Siyon yıldızıyla Selçuklu Yıldızı birbirine karıştırılıyor. Bunun en kötü ve acı örneği de maalesef Türk sanatının terminolojisini doğru dürüst bilmeyen bazı kişi ya da kişilere ait zihniyet tarafından, Eyüp Sultan Camii’nin hacet penceresinin üzerindeki 55 adet yıldızın sökülmüş ya da söktürülmüş olmasıdır. Özellikle Selçuklularda çok kullanılan yıldız motifinin aslında siyon yıldızı ile hiç bir ilgisi yoktur. Yörük yıldızı olarak da bilinen Selçuk yıldızına bazı minberlerin, ahşap kapıların ve cami ya da medrese gibi imaretlerin iç ve dış kabartmalarındaki süslemelerde görmek mümkündür.[25]
Yanlışa, bid’ata ve hurafelere karşı elbette karşı koymak ve istisnasız tepki göstermek inancımızın bir gereğidir. Ancak bunu, şuuruna vararak ve bilerek yapmalıdır. Aksi halde karşısında olduğumuz inanç ve anlayışlara ait her sembole, benzerliğinden dolayı zarar vermeyi düşünmek bizleri toplum olarak bir paranoyaya düşürebilir.


Solda Selçuklu yıldızının şekli görülmekte. Sağda ise 11. ve 13. yüzyıla ait kervansaray ve hamam harabelerinden Selçuklu yıldızına örnekler.
Ancak böyle bir ayrıntının karıştırılması sonunda ortaya çıkan yanlış tutum ve davranışları bir yana bırakalım, halen daha ilim çevrelerinde dahi altı kollu Davut Yıldızı(Siyon Yıldızı-Magen Davit) ile beş kollu yıldız karıştırılmakta ve Davut yıldızı, Süleyman mührü olarak bilinen mühr-ü Süleyman gibi anlaşılmakta ve gösterilmektedir. Hatta bu karışıklığa Selçuk yıldızı da dâhil edilmektedir. Bunun da en açık kanıtı, şu anda yayımı halen daha devam etmekte olan Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinin 31. cildinde Mühr-i Süleyman maddesinde ortaya çıkmaktadır. Burada verilen bilgilerde altı kollu yıldız(hekzegram) örnek gösterilmiş, ancak Süleyman mührü olarak (pentegram) tanıtılmıştır. Yazımızın başlangıcında bu konuya değinmiş ve çok az bilinen bir ayrıntı olmasından ötürü karıştırıldığını belirtmiştik.
Aşağıdaki iki örnekte aslında Selçuk yıldızı olarak bilinen motifler, Süleyman mührü olarak tanıtılmıştır. Solda, Göğüs kısmında bulunan ve aslında Selçuklu yıldızı olan ancak, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinde Mühr-i Süleyman olarak sunulan Şehzade Selim’in XVI. yüzyılın ikinci yarısına ait tılsımlı gömleği, sağda ise Yine mühr-i Süleyman şeklinde tanıtılan ve üzerinde “es-Seyyid Süleyman Vehbi Tevekkeltü alâ’llah” yazılı 1213(18. yüzyıl) tarihli bir mühür örneği yer almaktadır.


Selçuklu yıldızı ilk bakışta pentegram olarak bilinen beş kollu yıldızdan yani Süleyman mühründen çok farklıdır. Ancak heksagram olarak bilinen Davut yıldızına benzerliği gözlerden kaçmaz.
Selçuklu yıldızında yukarı ve aşağı doğru ikişer kol, sağlı sollu da birer kol uzanır. Davut yıldızında ise bunun tam tersi olarak yukarı ve aşağı doğru birer kol ve sağlı sollu da ikişer kol uzanır. İşte aslında çok da bariz olan bu fark karıştırılmaktadır. Ama asıl önemlisi bu simgelerin Süleyman mührü olarak sunulmasıdır.

Bunun daha açık bir örneğini yine Diyanet İslam Ansiklopedisinde aynı konuyla ilgili verilen örnekten hareketle açıklamaya devam edelim. Üstteki resimde Edirne Müzesinde yer alan rahlede sol ayak üzerinde resmedilen yıldızla sağ ayak üzerinde resmedilen yıldız arasındaki detay daha açık olarak görülmektedir. İslam Ansiklopedisinde bu yıldız örnekleri yine bir tutulup Mühr-ü Süleyman olarak tanıtılmaktadır. Buradaki hatayı çok basit bir biçimde ispatlamamız da mümkündür. Sol taraftaki rahle ayağında Mühr-ü Süleyman(Süleyman’ın Mührü) olarak sunulan yıldız motifleriyle hemen aşağıdaki resimde görülen yıldız motifi arasındaki benzerlikler gözden kaçmayacaktır. Aşağıdaki resim, Filistin’de Celile yakınlarında bulunan Kapernaum sinagoguna ait bir duvar motifidir. Bu resimdeki kabartmada yer alan motif, Eski ve Yeni Ahit’in resimli ansiklopedik tefsiri olarak bilinen The Lion Illustrated Encyclopedia of The Bible adlı eserde açıkça Davut Yıldızı olarak sunulmaktadır.

Unutulmamalıdır ki Hz.Davut(a.s.) ve Hz.Süleyman(a.s.) bizim de peygamberimizdir. Onları simgeleyen bu yıldızların bazı karanlık ve gizli mihraklar tarafından kullanılması, özellikle Davut yıldızının İslam kültür ve sanatında da kabul görmeyeceği ve bu simgelere kesin bir tavır gösterip düşmanlık besleyeceğimiz anlamına asla gelmemelidir. Diğer taraftan Selçuklu sanatı, doğal olarak mirasçısı olduğu Osmanlı sanatına da bir şekilde yansıyacaktır. Ancak bu iki simgenin asıllarının bilinmesi iki medeniyetin de mirasçıları olan bizler için önemli olsa gerektir. Bu nedenle, konuyla ilgili yapılan çalışmalarda bu tarz karışıklıkların önlenmesi adına bilimsel hassasiyete özen gösterilmesi, araştırmacıların üzerine düşen ciddi bir görevdir.



Davut Yıldızının, İslam kültürüne etkilerinden üç örnek daha. Solda Ahlât mezar taşlarından birinin üzerine, sağda ise Kemankeş Kara Mustafa Paşa Camiinin avlusunun giriş kapısının dış yüzeyine işlenmiş iki Davut Yıldızı görülmektedir. Ortada ise Barbaros Hayrettin Paşa’nın kullandığı sancak üzerindeki Davut Yıldızı görülüyor. Ancak, ne yazıktır ki Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinin ilgili bölümünde yine bu örneklerde yer alan Davut Yıldızı, Mühr-ü Süleyman olarak sunulmaktadır.
Kaynak : Gizliilimler