2003 senesinde, Endonezya’nın Flores Adası’nda 9 ayrı bireyin kısmi kafatası fosillerine ulaşıldı. Ancak bu kafataslarında bir tuhaflık vardı: her ne kadar yetişkin bir Homo bireyine ait özelliklere sahip olsa da, kafatası olması gerekenden çok küçüktü! Yapılan analizler, bulunan kafataslarının ortalamada 1.1 metrelik insanlara ait olduğunu göstermekteydi. Üstelik bu canlılar, günümüzden “sadece” 12.000 yıl önce hayattalardı! Peki ama, neden bu kadar küçüklerdi?
Onlarca farklı araştırmacı kafataslarını inceledi ve birçok farklı çalışmada bu kemikler didik didik edildi. Önceleri bu bireylerin biz modern insanlarda da nadiren de olsa görülen “mikrosefali”, yani “küçük kafalılık” gibi bir hastalığı olabileceği, aslında bizim türümüzden hastalıklı bireyler oldukları iddia edildi. Ancak 2005 ve 2007 yıllarında yapılan kapsamlı analizler, her türlü patolojik durumu masadan kaldıracak şekilde olasılıkları eledi. Sonradan bulunan 3 parça bilek kemiği, şempanzelerinkine benzer yapılı olmasına rağmen Australopithecus gibi erken insanları daha fazla andıracak özelliklere sahip olduklarını gösterdi. Bu veriler, kafataslarından elde edilen ortopedik ve arkeometrik verilerle birleştirildiğinde ve 2009 yılında üzerine bir de kapsamlı evrimsel analizlerin yapıldığı araştırma makaleleri eklendiği, büyük resim büyük oranda ortaya çıktı: Tür, net bir şekilde ayrı bir Homo türüne aitti; ancak bulunan kafatasları çocuklara değil, yetişkinlere aitti. Zaten 9’unun da aynı özellikleri göstermesi, bunun bir tesadüf olmadığını gösteriyordu. Bu yeni keşfedilen türe, Homo floresiensis adı verildi. “Floresli İnsan”… Ufak olmalarından ötürü J.R.R. Tolkien’ın şaheseri Yüzüklerin Efendisi serisine ithafen, “Hobbit” lakabını da almışlardır.
Halen bu kafataslarının hastalıklı bir Homo sapiens grubuna ait olduğunu iddia edenler varsa da (özellikle tiroit bezlerinin işlevsiz olduğuna ve bazılarında Down sendromuna benzer izler bulunduğuna dair bazı olasılıklardan yola çıkarak bu iddiayı sürdürmektediler); canlıların ayrı bir tür oldukları kabulü henüz bu zayıf hipotezlerden etkilenmemiştir. Zaten bunların muhtemelen farklı yönde evrimleşerek ufalmış ayrı türler olduğunu gösteren çok ilginç başka bir kanıta ulaşılmıştır: aynı adada, Stegodon sondaari adı verilen cüce filler de keşfedilmiştir! Yani bu ufak ada, bir sebeple canlıları küçük olmaya zorlayacak doğa koşullarına sahip olmuş olabilir! Hatta bu tür cüce filler, 850.000 yıl kadar önce bu adada yaşadıktan sonra, onların yerini normal boyutlardaki Stegodon florensis isimli filler almıştır. Ancak bu yeni fillerin evrim tarihi takip edildiğinde, onların da giderek küçülüp cüceleşecek şekilde evrimleştikleri görülmüştür!
Tür, tahmin edilene göre, 12.000 yıl kadar önce meydana gelen bir volkanik patlama sonucunda yok olmuştur. Bu özelliği ile Homo floresiensis, bizler haricinde günümüze en yakın zamana kadar hayatta kalmayı başarmış insan türüdür. Fotoğrafta, bu insan türünün ne kadar ufak olduğu gösterilmektedir.
Bu insanlarla aynı zamanda yaşadığımızı düşünmek bile heyecan vericidir! Tıpkı birçok diğer hayvan cinsinde olduğu gibi… Sizinle aynı cinsten olan, ancak sizinle aynı türden olmayan insanlar! Yani “insan” olan; ancak “anatomik olarak modern insan” olmayan canlılar! Gerçekten baş döndürücü…
 
Ateş baltalı