İnsanların ruhsal yeteneklerine odaklanmalarına izin veren aygıtlar…. Düşünce gücüyle nesneler yaratılması…Uzaylı teknolojisinin kullanılması, ZİHİNLE ZAMAN YOLCULUĞU deneyleri… İnsan duygu ve düşüncelerinin radyo frekanslarıyla manipüle edilmesi…Psikolojik savaş…Bir kişiye ait nesneleri kullanarak o kişinin yaşadıklarının görüntülenmesi… Neflix dünyaca ünlü dizisi ‘’Stranger Things’’e ilham olan proje…Kısaca en büyük zihin Kontrol Projesi: Montauk Projesi. Proje kurbanlarından birinin şahitliğini içeren video ile birlikte
TELEKİNESİ VE UZAYLI TEKNOLOJİSİ İLE ZAMANDA YOLCULUK.
Amerikan hükümetinin örtbas ettiği projeler arasında Montauk Projesi belki de en iyi korunmuş gizli projelerin başını çekmektedir. Montauk Projesi deneyleri , New England’da , ünlü 51. Bölgede yapılmıştır. Uzaylı teknolojisi denilen bir teknoloji ve telekinesi kullanılmasıyla zaman yolculuğuna dair sayısız ürkütücü deneyleri içerir.
Hükümet sırlarını korumak için küçük bir kasabayı seçti: Montauk, New York.
ZAMAN YOLCULUĞU, IŞINLANMA, PSİŞİK SAVAŞ VE NESNE YARATMA ARAŞTIRMASI
Montauk, New York, bir kasaba bile değil. Teknik olarak bir köy (aslında bir köyden daha küçük olan, bir kilisesi dahi olmayan bir topluluk), 2010 itibariyle 3.326 nüfusuyla gizli askeri bir tesisin inşa edilmesi için harika bir yerdi. Zaman yolculuğu, ışınlanma, psişik savaş ve nesne yaratma araştırması için Camp Hero burada kuruldu.
İNSAN BİLİNCİNE NÜFUZ ETMEK VE İNSANIN ZİHİN KONTROLÜNE DUYARLI HALE GELMESİ İÇİN GÖNDERİLEN SİNYALLER.
Montauk Projesi
278 dönümlük bölgenin en tanınmış parçası SAGE radar kulesidir. Bölgenin New York eyaletine federal bir park olarak bağışlanmasından bu yana kullanıla gelmiş, 120 metrelik 70 tonluk bir çanak anten. Bu çanak antenin, insan bilincine nüfuz etmek ve bir kişinin zihin kontrolüne duyarlı hale gelmesi için 425 ila 450 Megahertz aralığında radyo sinyallerini ilettiğine inanıldı.
MONTAUK PROJESİ CIA SUİKAST PROGRAMININ BİR PARÇASI MIYDI?

ABD hükümeti, Montauk’a taşınmadan önce psikolojik savaş, görünmezlik ve teleportasyon araştırmaları yürütürken “Phoenix II adlı proje 1971 yılına kadar ciddi bir şekilde başlamamıştı. (Orijinal Phoenix projesi, 70’lerin başlarına kadar Vietnam’da meydana gelen Ulusal Kurtuluş Cephesi mensuplarının hedefe yönelik suikast düzenlediği askeri bir CIA operasyonu idi.) Mountauk projesinin CIA suikast programının bir parçası olduğu düşünülmektedir.
ARAŞTIRMACILAR RUH DEĞİŞİKLİĞİ VE DÜŞÜNCE KONTROLÜ İÇİN RADAR KULLANABİLECEĞİNİ KEŞFEDİYOR.

Montauk’un SAGE çanağının ilk büyük testi araştırmacıların, radar sisteminin frekansına ve nabız süresine bağlı olarak, tablonun genel havasının değiştiğini keşfettikten sonra meydana geldi. Phoenix II bilim adamları, nabzın hızını ve genişliğini değiştirerek, insanların hissettiklerini değiştirebileceklerine inandılar. İnsanları güldürmek, ağlatmak, sinirlendirmek ve uykulu hale getirmek için deneyler yaptılar.
1973’te araştırmacılar, büyük grupların düşüncelerini bir kerede değiştirip değiştiremeyeceğini test etmeye devam etti. Başlangıçta, Long Island, New York, New Jersey ve Connecticut’taki sivilleri kullanmadan önce, üstte sadakatlerine güvendikleri askerleri denediler. Vatandaşlarına özel olarak ne yapıldığına dair bir kayıt yok, ancak bu ABD hükümetinin bilgisi olmayan sivilleri ilk kez test etmesi açısından önemlidir.
“MONTAUK SANDALYESİ” İNSANLARA RUHSAL YETENEKLERİNE ODAKLANMALARINA İZİN VERDİ.

SAGE çanağının dışında, Montauk Projesindeki en önemli teknolojilerden biri de, deneklerin çeşitli görevleri yerine getirmelerine yardımcı olmak, deneğin psişik enerjisini arttırmak için kullanılan bir arayüz aygıtı olan “The Montauk Chair” yani Türkçesiyle; ‘’Montauk sandalyesi’’ idi.
Bu özel Sandalye teknolojisinin nereden geldiğinin kimse tarafından bilinmediği veya hatırlanmadığı, ancak hepsinin olmasa da, çoğu sandalyen parçalarının dünya dışı teknolojilerden geldiği düşünülmektedir.
Sandalyenin ilk versiyonu 1974 yılında faaliyete geçirildi ve ruhsal olarak aktif bir kişinin düşüncelerini Long Island- South Hampton’daki ikinci bir üsse aktarmasına izin verdi. Ama sahte bir realiteyi aktaran medyumlar ile bir problem yaşanmaya başlandı, bu da “zaman hataları” olarak adlandırılan bir şey yarattı. Bu aksaklıklar, Montauk Projesi’nin varlığının geri kalanında kullanılacak olan ikinci özel bir sandalyenin yapımına neden oldu.
DÜŞÜNCE GÜCÜYLE NESNELER YARATILMASI

Montauk’un psişik araştırmacılar ekibinin en başarılı üyesi olan Duncan Cameron, Montauk Sandalyesinden gelen psişik enerjinin artmasıyla telekinezi aracılığıyla katı nesneler yaratılması çalışmasına başladı. Kendiliğinden Nesne Yaratma’nın arkasındaki fikir, Duncan’ın bir nesneyi (bir saat, bir silah, hatta bazı insanlar söyledikleri gibi, bir bina) görselleştirmesi ve onu üssünde bir yere yansıtmasıydı.
Montauk Projesi araştırmacılara göre, Cameron’un , Montauk Sandalyesinden aldığı güç miktarına bağlı olarak, sadece hayal gücüyle sınırlı kalıcı nesneler yaratabilirdi. Bununla birlikte, eğer zayıf bir sinyal aldıysa, , Montauk Sandalyesinin güç kaynağı kapatıldığı anda birçok öğe maddi veya manevi kalmaya devam edecekti.?!
“GÖREN GÖZ” PROJESİ İLE İNSANLARIN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ YÖNLENDİRME TESTLERİ.

Cameron, zihniyle nesneler yaratmada ustalaştıktan sonra, araştırmacılar insan aklını manipüle etmeyi denemeye başladılar. Projenin bu devamının “Gören Göz” olarak adlandırıldığı iddia edildi. Bu deney sırasında Cameron’a bir tutam saç veya bir kişi için önemli olan bir nesne verildi ve psişik enerjisine odaklanarak, nerede olursa olsun, o kişiye ait nesnelerle kişinin yaşadığı her şeyi görüp duyabildi.
Adı GÖREN GÖZ olan projenin başarısından sonra araştırmacılar askerlerin üzerinde deneyler yaptılar. Bir psişik askerin düşüncelerini kullanarak bir hedef üzerinde alternatif bir realiteyi bir psy-op (Psikolojik savaş) savaş biçimi olarak göstermeye başladılar. İnsanları ve hayvanları çeşitli garip yollarla harekete geçirmek için “programlamaya” kalkıştılar ve bunda başarı elde ettiler.
KAÇIRILAN VEYA EVSİZ ÇOCUKLAR “ZAMAN YOLCULUĞU” DENEYLERİNDE KULLANILDI.

Montauk Projesi Düşünce gücüyle nesneler yaratma projesinin başarısından sonra, testlerin bir yan etkisinin, gerçekleşen nesnelerin daha önce veya daha sonra ortaya çıktığı, zaman akışının keşfedilmiştir. Bu Montauk’un üçüncü bir araştırma aşamasına girmesine neden oldu. Psişik enerjilerine odaklanarak, Duncan Cameron gibi adamların “zaman tüneli” olarak adlandırılan şeyi açabileceğine inanıldı. Tahmin edebileceğiniz gibi, zaman tünellerinin ilk versiyonları yapısal olarak sağlam değildi ve hükümet araştırmacılarını belli bir kıyamete göndermekten ziyade, çok sayıda evsiz insanı test özneleri olarak kullanmak için kaçırmaya başladı.
Araştırmacılara göre, Montauk’taki bilim adamları kaçırma olaylarına çok zaman harcadı. Kaçırılan bazı denekler geri dönmeyi başardılarsa, diğer tarafta buldukları şeyin tam bir raporunu yapmaları bekleniyordu. Bununla birlikte, deneklerin çoğunun hiçbir zaman geri dönmediğine inanılmaktadır.
MONTAUK PROGRAMININ ÜYELERİ BİN YIL GEÇMİŞE VE GELECEĞE YOLCULUK ETTİ.

Zamanla evsiz insan göndermenin yanı sıra, Montauk’taki araştırmacılar da zamanda yolculuk yapabilmek için tüm erkek deneklerden, sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz ırk özellikleri taşıyan bir grup oluşturdu.
Montauk Boys Programından kurtulanlara göre, çocuklar naif duyarlılıkları ve tünellerin diğer tarafında bir şey bulabilecek sezgide olduklarından dolayı seçildiler. Çocukların çoğunun “antik bir kenti” araştırmak ve buldukları şeyleri incelemek için çok eski zamanlara gönderildiklerine inanılıyor. Dünya Savaşları ve ABD İç Savaşı’ndan olayları izleyen çocukların hikayelerine de rastlanılmaktadır.
Akıl almaz ve korkunç deneylerin yapıldığı bu proje için daha yazılacak çok şey var ama Komplo Teorisi denilen ve üzerinde pek durulmadan geçilen bu olaya dahil olan bir kişinin itirafları belki bakış açınızı değiştirir. Video aşağıdadır. Linke tıklamanız yeterli olacaktır seyredebilmek için.

Ayrıca Bu projeden ilham alınarak çekilen bir Netflix dizisi ‘’The Stranger Things’’ seyretmenizi konuya ilgi duyuyorsanız tavsiye ederim.
Kaynak : angelsdia.com