İlk kez 1800’lü yıllarda, Irak’ta İngiliz arkeolog Austin Henri Layard tarafından keşfedilen “Sümer Tabletleri” yaklaşık 150 yıl boyunca binlerce arkeolog ve dil bilimciyi peşinden sürükledi. Sonunda 22 binin üzerinde olan tabletlerdeki alfabe, çözülerek günümüz diline çevrildi.
Ünlü arkeolog Zecharia Sitchin 1976 yılında “Sümer Tabletleri Çevirileri“ni bir kitap halinde yayınladı. Daha sonra birçok arkeolog ve dil bilimcisi de bu konuda yayınlar gerçekleştirdiler. Bu çevirilerin ardından, konu ile ilgili tüm bilim insanları fikir ayrılıklarına düştüler. Kimileri, Tanrının tek olduğu ve sorgulanmaması gerekliliğini savunurken, bazıları ise çevirilerdeki olay ve anlatımların, kutsal kitaplardaki anlatımlarla çok benzeştiği konusunda hemfikir oldular. Çünkü, insanın yaratılışındaki “çamur” malzemesinin benzerliğinden, “Habil ile Kabil” öyküsüne kadar, dünyanın yaratılışındaki yedi günden, erkeklerdeki sünnet olayına kadar tıpa tıp benzer olaylarla karşılaşmışlardı.
Günümüzden 6000 yıl önce yazılan tabletler, güneş sistemindeki her bir detayı anlatmakta ve güneş sisteminin oluşum evrelerinden bahsetmekteydi. Gezegenlerin sıralanışı, yer çekimlerinin farklılığı ve gezegenlerin isimlendirilişi de cabası. Hal böyle iken 1600’lü yıllarda Galileo dünya yuvarlak dediği için öldürülmüştür. Bu talihsiz olayı sadece dinci grupların politikalarına bağlamak çok doğru değildir. Düşünün ki bir bilim adamı 1600’lü yıllarda dünyanın yuvarlak olduğunu çalışmaları sonucunda keşfetmiştir. Bu bilimsel ve teknolojik kopukluk hala bir sır perdesidir.