Yıllardır uzayı dinliyoruz. Fakat ses yok. Evrende yalnız mıyız yoksa?
1960’lardan bu yana uzayı dinleyip hiçbir radyo sinyali alamayınca, NASA’ya bağlı olarak “Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması”nı (SETI) sürdüren ekip yeni bir görüş ortaya attı:
“Artık sadece dinlemekle kalmayalım, biz de uzaya mesaj gönderelim.
” Açıklama bilim dünyasında tartışma yarattı. Bir grup bilim insanı uzaya mesaj göndermenin tehlikelerine dikkat çeken bir bildiri yayımladı. “Böyle önemli bir konu dünya çapında tartışılmalı ve ortak bir karar alınmalıdır” diyorlar.
Ünlü İngiliz fizikçi Stephen Hawking’in yaşamını konu alan “Her Şeyin Teorisi” filmini daha iki gün önce izlemiştim. Baktım imzacılar arasında o da var mı diye. Hawking de bir süre önce uzaylılarla ilişkiye geçmenin insanlık açısından tehlikeli olabileceğinden söz etmişti. Fakat imzacılar arasında adı yok.
Sonra internette konunun ne ölçüde tartışıldığını merak ettim. Bilim haberleri yayımlayan bir sitede, “Uzaya mesaj gönderelim mi?” haberinin altında yüzlerce yorum yapılmış. Her biri haberin kendisinden uzun.
Kimi korkuya kapılmış, uzaylıların insanlara yapabileceği kötülükleri sıralıyor: Öldürür, köleleştirir, kaynaklarımıza el koyarlar. Hollywood filmlerinin etkisi mi?
Bir baskası yanıt veriyor: “Uzaylılar Amerika’nın keşfinden sonra bizim yerlilere yaptığımız şeyi bize yaparlar mı demek istiyorsunuz?”
Beyaz adamın kıtaya ayak basmasıyla kaç milyon yerli katledildi Amerika’da? Francisco Pizarro’nun binlerce İnkalıyı katletmesi bir kahramanlık destanı olarak anlatılmadı mı yıllarca. Aztekleri katleden Hernan Cortes, Avrupalılar için bir kahraman değil miydi? Yerlilere çiçek mikrobu bulaştırılmış battaniyeler dağıtılmadı mı? Yerlilerin bağışıklık sistemleri eski dünyanın hastalıklarına karşı dirençli değildi. Durum bir misyoner tarafından şöyle anlatılıyordu: “Tahtakuruları gibi yığınlar halinde öldüler.”
Sonra Afrika’dan Amerika’ya köle ticaretine ne demeli? Kaç Afrikalı, Amerika’ya köle olarak götürüldü? Bazı araştırmacılar, 12 milyon, bazıları 20 milyon diyor.
Kendi türüne karşı böylesine acımasız olabilen bir canlı, diğer türlere nasıl davranır?
Uzaylılara mesaj gönderelim mi tartışmasını okurken, dile getirilen korkuların gerçek nedeni ortaya çıkıyor:
“Biz yaptık, bize de yaparlar.”
Biri “Belki de keşfedilen değil, keşfeden oluruz. Bin yıl sonra biz yıldızlararası yolculuğa çıkacağız” deyince ortaya konan tepkiler de ilginç:
“Dünyanın canına okuduğumuz yetmedi sıra evrene mi gelecek.”
İnsanlar önümüzdeki yıllarda teknolojik açıdan büyük bir sıçrama gerçekleştirebileceğimizden neredeyse eminler. Diğer yandan bin yıl bile geçse, insanlığın, ilkelikten, şiddetten, bencillikten kurtulabileceğine ihtimal vermiyorlar. İnsanlığa ilişkin umudumuzu mu yitiriyoruz?
 
www.cumhuriyet.com.tr