Yaşadığımız şu son yıllarda ufo gördüğünü iddia eden insan sayısındaki artış , kamera ve askeri kaynaklarda ortaya çıkan karşılaşma raporları veya UFO lar tarafından kaçırıldığını iddia edenlerin resmi ifadeleri bizi çok basit bir soruya götürüyor, acaba gerçek ve kitlesel karşılaşma çok mu yakın ?
Scott Waring gibi  UFO avcıları, gerçek olduklarına dair bir şüphe duymasa da bilim, henüz herhangi bir yabancı görüldüğüne veya iletişime geçildiğine dair bir kanıt olmadığını öne sürüyor.
Evet durum böyle olsa da, NASA ve dünyanın dört bir yanındaki bilim adamlarının, yörüngede ya da evrenin  başka bir yerinde gerçekleşecek olan ilk karşılaşma da insanların ne söyleyeceklerini ve böyle bir karşılaşma gerçekleşirse ne yapacağımızı özetleyen bir protokol bulması gerekiyor.

SETI  Enstitüsünde çalışanlar bir protokol ihtiyacını kabul ettiler ve bu vesileyle bir tane geliştirdiler.Ancak, protokolde iki büyük sorun göze çarpıyor.
İlk olarak, sadece bir çeşit iletişim veya sinyal almamız durumunda ne yapacağımız fikri üzerinde durdular. Aslında bu fikir güneş sistemimizde, hatta gezegenimizde akıllı bir dünya dışı yaşamla karşılaşırsak genel olarak ne yapacağımız konusunu tümüyle ele almaz.
Aslında bu fikri oluşturan bilim adamları ışık hızı prensiplerini düşünerek bu protokolleri hazırladı. yani bir mesaj gelir biz mesaj göndeririz bu süreç alınan sinyalin uzaklığına göre yüzyıllar sürebilir.
İkinci sorun, eğer birisi gerçek yabancı bir kaynaktan gelen bir sinyal veya başka bir iletişim şekliyle karşılaşırsa, yanıt verme konusunda sorumlu olan kişilerin  ne söyleyeceklerini bilmiyor olması.

SETI kıdemli Danışmanı Seth Shostak‘a göre, yabancı bir sinyalle karşılaşan kişinin iki şey yapması gerekiyor. İlk olarak, uluslararası Astronomi Birliği bildirmek zorunda. Sonra, Birleşmiş Milletler’e haber vermeli. Bunu yaptıktan sonra ve sinyal veya iletişim onaylandıktan sonra, başlangıçta sinyali keşfeden kişi, bu iletişimi bir basın toplantısı aracılığıyla tüm dünyaya duyurabilir ve araştırmayla ilgili tüm verileri kamuya açmak zorundadır.
İnsanlara yönelik potansiyel tehditleri analiz eden the End Times adlı bir kitabın yazarı olan Brian Walsh’a göre, bu sunuma bazı kurallar konulmalı dedi ve ekledi:
[blockquote ]”Sinyal kaynağının gerçek koordinatları sabit olacağından . Herkesin kendi başlarına yıldızlararası bir konuşma başlatmasını önlemek gerekir ”[/blockquote]
O zaman, on yıllardır tartışılan  insanlığın ne söyleyeceğini  ve hangi sinyallere nasıl cevap vermeleri gerektiğinin anlatılması ve bazı kurallar konulmasının gerekliliğidir.
Hiç tepki vermemeli miyiz?  Birçok bilim adamı, yanlış bir şey söyleme ihtimalimizin olduğuna  ya da bize karşı düşman olabilecek bir türle karşılaşma ihtimalimizi de düşünerek sessiz kalmamız gerektiğine inanıyor. En azından bir süre daha 🙂 .
Muhtemelen yanıt tartışmasına en ünlü muhalif, 2018’de ölen teorik fizikçi Stephen Hawking’in tir. Gelişmemiş bir ırk olarak bizlerin sinyallere yanıt verme konusunda daha dikkatli olmamız gerektiğinin altını çizmiştir.
Potansiyel yabancı temasın, karşılaştığımız türlerin teknolojik olarak bizden daha güçlü olabileceğini ve ” bizi bakterileri gördüğümüzden daha değerli görmeyebileceğini söyledi.” Christopher Columbus’un Avrupalıları Amerika’ya getirdiği ve yerli Amerikalıların katledilmesine yol açtığı zamanı yabancı yaşamla olan potansiyel temasın benzerliğini örnek gösteriyor.
Diğer bilim adamları, evrendeki başka bir türle tanışmanın, nihayetinde iyi bir şey olabileceğine inanıyorlar, ama bunu düşünenler bile son derece ihtiyatlı olmamız gerektiğinin altını çiziyorlar.
[blockquote align=”none” author=””]Bizim için bir tehdit olup olmadıklarını bilmiyoruz ve bu nedenle, birkaç on yıl boyunca çalışırsak iletişim kurmak için daha iyi bir konumda olacağız.[/blockquote]
Cevap vermek isteyen ya da istemeyen tarafta olsanız da, bir Protokole sahip olmak kesinlikle iyi bir fikirdir. Uzay çağı ve hızla gelişen teknolojinin dünyanın daha hızlı göze batmasına sebep oluyor. Yakın bir vakiitte askeri kaynakların ufo karşılaşmaları yayınlandı ve bunların ufo karşılaşması oldukları söylendi. Bu kadar yakında incelemeye başladıysak ve bunları yakalayabilecek bir teknolojiye de sahipsek vakit kaybetmeden kendi protokollerimizi oluşturmalıyız.
İLK TEMAS PROTOKOLLERİ
Bu konuyu ilk ciddiye alan TV dizisi Uzay Yolu oldu. Uzay Yolu’ndaki Asal Yönerge, Birleşik Gezegenler Federasyonu’nun (kısaca Federasyon) henüz ışıktan hızlı yolculuk teknolojisi geliştirmemiş olan uygarlıklarla temas kurmasını yasaklıyor.
Buna karşın gezegenleri gizlice gözetleyerek uzaylılar hakkında bilimsel, politik ve kültürel bilgi toplamak söz konusu olabiliyor. Biz insanlar bunu yapmaya hakkımız olduğunu düşünüyorsak uzaylıların da bizi gizlice gözetliyor olabileceğini kabul etmemiz gerekiyor.
Öte yandan, Uzay Yolu’nda Borgların galaksideki tüm uygarlıkları fethedip asimile ederek kendi bünyesine katmak istediğini biliyoruz. Öyle ki son yıllarda yayınlanan Uzay Yolu romanlarında Federasyon saldırgan Borgları ancak yok ederek durdurabilmişti.
Öyleyse insan uygarlığını kurtarmak için başka bir uygarlığı yok etme hakkımız var mı sorusunu da yanıtlamalıyız. Gerçi bunu soracak kadar duyarlı olmak bile insanları daha ahlaklı kılabilir; ama dünya dışı bir uygarlık bulursak soruyu cevapsız bırakma lüksümüz olmayacağını da belirtmek gerekir.
Bu senaryoda bizler ileri teknolojiye sahip birer ırkız bunun birde tersini düşünmek ve bu protokolleri tersine kurmak gerekir. Örnek olarak sinyal gelişimine bakarak bizden daha bir üstün ırk mı yoksa değilmi anlaşılabilir. Yada söylediklerinden yola çıkılarak bu anlaşılabilir ozaman bizler ne söylemeliyiz neler yayınlamalıyız. Yada uzaya bir sinyal gönderiyorsak bu sinyal içerisinde ne tip bilgiler olmalı gibi.
Sizlerinde protokoller hakkında fikri varsa yorumlarda bizimle paylaşırsanız sevinirim.