Tuatha Danann De’ye antik Kelt öncesi İrlanda da bir kabile olan Parlayanlar denildi ve eski zamanlarda adayı işgal eden beşinci kabileydi. Daha sonra Elf ya da Perilerle ilişkilendirileceklerdir ancak bugün İrlanda mitlerinde geçen peri halkına benzer bir şey değildiler.

Bu kabile insan değildi ancak inanılmaz zarif, güzel ve hatta ışıklar içinde parlayan olarak tanımlandılar. Hikayeye göre bu gizemli varlıklar tanrıların gizli bilgisi ile geldi. Efsaneyi derinlemesine incelediğimizde, dünyanın diğer bölgelerindeki antik mitolojilerde yer alan bir dizi bağlantı görmeye başlarsınız.
Bu yarı tanrılar, üç gün ve gece boyunca gün ışığını engelleyen büyük bir sisle göklerden inen gemilerle geldiler. Sonra, gemilerini yaktılar ve kendilerini kalıcı olarak ikamet etmeye bu dünyada kalmaya zorladılar.
Tuatha Dé Danann, eski bir ana tanrıça olan “tanrıça danu’nun insanları” olarak tercüme edilir. Aynı isim, bir Hindu tanrıçası olan Danu veya Asura içinde kullanılmıştır.Bazı araştırmacılar, Tanrıça Diana’nın yani Zeus’un karısının da buna dahil olduğunu düşünür . Diana Romalılar tarafından avın, Ayın ve doğanın tanrıçası olarak biliniyordu.
blank
Diana ve Danu
Gizemli evrende bu hikayenin, mesela İncil’in Nefilimi ve antik Sümer Anunnaki de dahil olmak üzere diğer birçok antik mitolojiye şaşırtıcı bağlantıları da vardır.
Dan’in İsrail kabilesinin halkı, Anu‘nun Ejderha Lordları olarak da bilinen Kenanit Tuatha de Danann ile iç içe geçmiştir, Antik Sümer Anunnaki’nin yavruları olarak açıklanır. Bu aynı zamanda Nephilim’in Genesis bölüm altı hikayesinde atıfta bulunarak söylenen “erkeklerin kızları” ile karışan Tanrı’nın oğullarının yorumlarından biridir.
Tanrıça Danu ve Hinduizmin kutsal kitaplarının En Eskisi olan Rigveda’ya bağlantılar hakkında daha fazla bilgi:

Kızıl saçlı ,yeşil veya mavi gözlü olarak tanımlanan Tuatha, insanüstü yetenek ve becerilere sahipti. Eski astronot teorisyenleri bunun gelişmiş dünya dışı teknolojinin bir örneği olduğuna inanınır.
Yeteneklerini gösteren dört büyük hazineleri (veya tılsımları) vardı. Birincisi, İrlanda’nın gerçek bir Kralı üzerinde durduğunda çığlık atan ‘Fal taşı’ idi. Daha sonra İrlanda yüksek krallarının koltuğu Tara tepesine yerleştirildi. İkincisi, kullanıldığında sadece ölümcül darbeler vuran ‘Nuadha’nın sihirli kılıcı’ idi. Üçüncüsü, kullanıldığında doğruluğu ile ünlü ‘güneş tanrısı Lugh’un sapanı’ idi. Son Hazine ise sonsuz gıda kaynağı adı verilen ‘Dagda Kazan’ ı dır.
Tuatha Dé Danann bir süre galip gelse de, Melanezyalılar olarak adlandırılan başka bir işgalciye kaybetti. Şu anda Keltler olduğu düşünülen bu halklar, mağlup edilen Tuatha’yı yeraltına gitmeye zorladı.
Mitolojiye göre, Tuatha Dé Danann sadece portallar aracılığıyla erişilebilen bir yeraltı dünyasında yaşıyordu. Bu ağ geçitlerinin megalitik yapılarda ve tepelerde bulunduğu düşünülmektedir.
Antik astronot teorisyenleri, Druidlerin hikayelerinde, dünya çapında bulunan garip megalitik yapılarda ve hatta yerli Amerikalılar tarafından devlerin hikayelerinde bile işaretler görüyorlar. Bu devlerin bazen kızıl saçlı olduğu söylenir, ancak İrlanda’dan uzak mesafelerde ve Avrupalıların bilinen Kuzey Amerika’ya gelişinden çok önce çıkan bu hikayeler gerçekten de kafa karıştırıcıdır.