Melek saçı denilen gizemli bir maddenin dünyanın dört bir yanında gökten düştüğü görülmüştür ve çoğu zaman UFO veya karşılaşma olaylarıyla ilişkilendirilmiştir. Melek saçlarının ne olabileceğine dair bazı komplo teorileri ve açıklamalar ile birlikte işlendiğinde yok oldukları görülmüştür.
Her ne kadar madde bir gizem olarak kalsa da, 1959’da Evora Portekiz’deki bir vaka dikkate değerdir, çünkü geçici bir saç örneğinin bir laboratuarda test edilip araştırılması nadir görülen bir durumdur.
Aşağıdaki videoda mevcut olan bilgiler Portekizce’dir, ancak değerlendirmeniz için İngilizce’deki ana noktaların bir kopyasını sağladık. Konuya açık bir zihinle yaklaşıyoruz ama şüpheci kalıyoruz.
Melek kılı gerçek mi? Her zaman olduğu gibi, nihai kararı size bırakıyoruz. Durum ne olursa olsun kesinlikle ilginç. Makalenin sonundaki videoyu mutlaka inceleyin.
Évora, 2 Kasım 1959. Öğlen
Şehrin üzerinde uçan iki garip nesne görünür.
Birçok tanığın ifadesine göre,karşılaşma yaşandıktan sonra, şehrin heryerinde bir grup beyaz filament bulundu, insanlar bu nesneye “melek kılları” adını verdi.
Évora’nın ticaret ve sanayi okulunun veri direktörü Profesör Joaquim Guedes Gomeral bu garip olaylara tanık oldu ve bu konu hakkında uzun bir yazı yazdı. Ancak bu içerik yaklaşık yirmi yıl boyunca gizli kaldı.
Gomeral’e göre, o gün gökyüzü açıktı ve tek bir bulut yoktu. Birisi ona garip bir nesnenin kent üzerinde uçtuğunu söyledi. Daha sonra garip bir yuvarlak, mavi nesneyi görebilmek için okulun dışına gitti ve teleskopunu almak için tekrar içeri girdi.
Birinci nesne ikincisine göre daha büyüktü. Bir süre sonra, her iki nesne de irtifa kazandı ve kayboldu. İşte tanıkların gökten düşen filamentleri gördüğü zaman tamda o zamandı.
Filamentlerin gökten düşerken görüldüğü ilk yer ya da tek yer orası değildi. Yüzlerce kilometre ötede, bir askeri üssünde, pilotlardan biri olan Conceiçao e Silva, bir uçuş eğitimi için hazırlanıyordu.
Berrak ve güzel bir gün, ama soğuk olduğunu söyledi. Öyleydi ve gökten düşen filamentleri gördüklerinde havalanmaya hazırdılar.
Askeri üssünde sadece birkaç dakika sürmesine rağmen, okul ve şehrin diğer bölgelerinde bazı evleri kaplayan flament yağışı dört saat sürdü.
Profesör Amaral, daha yakın bir inceleme yapmak için bu filamentlerden bazılarını topladı. Bu filamentleri bir mikroskop altında gözlemledikten sonra, şaşkınlığını gizleyemedi çünkü, berrak, jelatinli bir madde ile sarılmış on dokunaçlı mikroskobik canlı veya canlılar olduğunu keşfetti.
MİKROSKOP ALTINDAKİ FLAMENTİN CANLANDIRMASI
blank
Bir Biyolog olan Dr. María José Escaria Santos, bu canlıya en yakın şeyin, deniz anemonlarını ve diğer mercan hayvanlarını içeren türlerin “Coelenterata” olduğu sonucuna varmasına karşın, biyoloji hakkında bildiği hiçbir şeyin onu sınıflandırmasına izin vermediği sonucuna varmıştır.
blank
Coelenterata, Yunanca “koilos” dan gelir (“içi boş karınlı”) anlamında kullanılır.
Profesör Amaral, numuneyi sınıflandırmada daha iyi bir şansa sahip olacağını düşünerek Lisboa Fen Fakültesi’ne gönderdi. Ancak, 1978’de, bu fakültede, örneği yok eden ve daha fazla analiz yapma ihtimalini ortadan kaldıran bir yangın çıktı.
Yirmi yıl sonra, bu dava, 1960’ta Évora kentinde yayınlanan ve “Mikroskopik Varlıklar Üzerine Büyük Uçan Bir Tabak” başlıklı bir makaleyle CTEC’e (Centro Transdisciplinar de Estudios de Consciencia) ulaştı.
1979’da, onları uçan cismin görüldüğü okula götüren bir soruşturma başlattılar. CTEC araştırmacıları, olaya tanık olan insanlarla konuştu. Profesörlerden biri, uçan daireler göründükten hemen sonra filamentlerin gökten düştüğünü açıkça gördüğünü söyledi.
Ancak sonuçta, CTEC bazı teorileri formüle etmelerine rağmen tüm hesapları ve ifadeleri yetersiz buldu. CTEC’de analist olan Raul Berenguel’e göre, keşfedilmemiş yüksek irtifalarda hayatta kalabilecek mikroskobik türlerin olası varlığını yok etmemeliyiz ifadesinde bulundu.