Buda’nın Lanetli Elmas’ı

Fransız kuyumcu, şaşkınlıktan adeta küçük dilini yutmuştu. Gözleri, büyülenmiş biçimde önünde dikilen dört metrelik Buda heykelinin göğsüne dikilmiş, adeta ” olmaz bu kadar büyük bir elmas, bu kadar güzel bir elmas olamaz…” diyordu. Reel olarak Fransız kuyumcuyu böylesine kendiliğinden geçiren o koca taş, Buda heykelinin göğsünde öylesine güzel parlıyordu ve de alaca karanlıkta tapınağın duvarlarında esrarengiz ışık oyunları yaratıyordu. En sonunda Fransız kuyumcu 1610 yılının 10 Mayıs gününde bir fırsatını bularak, dünyanın en büyük elmasını ait olduğu yerden, Buda heykelinin göğsünden çekip almıştı. Ancak, ertesi gün bu mavi-beyaz elmasın çalındığını gören Buda rahipleri hiç telaşa kapılmamışlardı. Sadece, “elması çalan, eceline susamış, o elmas Tanrı Buda’ya verilmiş bir armağandır. Bir başkasına uğursuzluk verir. Er veya geç yerine geri getirilecektir. ” demişlerdi. Buda rahiplerinin kehanetleri boşa çıkmadı. Fransız kuyumcu, Buda tapınağından çaldığı elması yurduna dönüşü sırasında Fransa kralı on dördüncü Louise’ e armağan etti. Kral elması şekillendirip kendisine bir taç yapması için özel kuyumcusuna verdi. Ancak daha o gece yaşlı adamın oğlu bilinmeyen bir sebeple intihar etti, oğlunun üzüntüsüne dayanamayan kuyumcu da bir kaç gün sonra felç geçirdi.


Dünyanın en büyük elmasını taşıyan tacı başına geçirdikten bir süre sonra da kral Louis, ülkesini tam bir batağa sürükledi. Elmas daha sonra el değiştirdi.Ve yeni kral on beşinci Louis’e geçti. Kral genç yaşında çiçek hastalığı sebebi ile öldü. Lanetli elmas bu sefer de on altıncı Louis’in malı olmuştu. Kral bu dev elması Marie Antoinette’e verdi. Bu ünlü kadının sonu da iyi olmadı ve de Fransız devrimcilerin kurduğu idam sehpasında başı giyotinle kesilerek can verdi. Elmas, kendisine sahip olan herkesi lanetliyordu. Bu uğursuz taş, daha sonra yaklaşık olarak bir yüzyıl kadar ortadan kayıp oldu.

En sonunda Londra’da olduğu anlaşıldı. Banker Thomas Hope, taşa kendi soyadını vererek, “Hope Diamond” yani ” Umut taşı” dedi. Ancak o da çok yaşamadı. Daha sonraki sahipleri de benzer sonlar yaşadı. Bu taşın son sahibi Mclean isimli bir milyarderdi. Tek bir oğlu vardı ve de onu çok fazla derecede seviyordu. Çocuk bir sürü uşak, hizmetçi ve de özel korumalar tarafından göz altında tutuluyordu. Ancak bir gün nasıl olduysa hepsinin elinden kurtuldu. Adeta bir ok gibi sokağa fırladı. İşte o anda da sokaktan geçen bir at arabasının altında kalarak, feci bir biçimde ezilerek öldü. Lanetli elmasın şu anda kimin elinde olduğu ise bilinmemektedir.

 

Yazar Hakkında |

1980 yılında Kocaeli'nde doğdum. Yaklaşık 13 yıldır tasarımla uğraşmaktayım. Çok küçük yaşlardan beri Uzay ve ötesine olan ilgim doğrultusunda, merakımı gidermek ve bilgi sahibi olmak amacıyla bu konular üzerine yıllardır araştırma yapmaktayım.

Start typing and press Enter to search